Detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için formu doldurun, biz sizi arayalım.
Laparoskopik böbrek kanseri ameliyatına böbrek kanseri tedavisinde sıklıkla başvurulmaktadır. Tümörün boyutuna ve her hastanın kendine özgü gereksinimlerine bağlı olarak doktorlar laparoskopik radikal nefrektomi ya da laparoskopik parsiyel nefrektomi işlemi uygulayabilirler. Bu prosedürler açık cerrahi işlemlere kıyasla hastalara daha az ağrı, daha kısa bir hastanede kalış süresi ve günlük aktivitelere daha erken geri dönüş imkanı sunmaktadır.
Laparoskopik böbrek kanseri ameliyatlarına sıklıkla böbrek kanserini tedavi etmek veya kanserli olmayan (iyi huylu) bir tümörü çıkarmak için başvurulmaktadır. Bazı durumlarda hastalıklı veya ciddi şekilde hasar görmüş böbreklerin tedavisinde de laparoskopik ameliyatlara başvurulabilmektedir.
Laparoskopik böbrek ameliyatı sırasında cerrah, bir kamera ve küçük aletler kullanarak karın bölgesindeki ufak bir kesiden işlemi gerçekleştirmektedir.
Laparoskopik radikal nefrektomi işlemi böbreğin tamamının etrafındaki yağlı dokularla birlikte çıkarılmasını içermektedir. Laparoskopik radikal nefrektomiye büyük böbrek tümörleri görüldüğünde başvurulmaktadır, gerek duyulduğunda operasyon lenf bezlerinin veya adrenal bezin çıkarılmasını da içerebilir.
Laparoskopik radikal nefrektomi sırasında böbreği çıkarmak için ciltte üç küçük kesi yapılmaktadır. Laparoskopik radikal nefrektomi işlemi genel anestezi altında yapılmaktadır ve ameliyat süresi kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte yaklaşık 3 ila 4 saattir.
İşlem sırasında ciltte açılan üç küçük kesiden laparoskop ve cerrahi aletler yerleştirilir. Laparoskop bölgenin 10 kat büyümesini sağlar ve böylece ameliyat büyük kesilere ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirilir. Cerrahın rahat çalışması için karın boşluğu karbondioksit gazı ile doldurulur. Bu gaz operasyonun sonunda boşaltılmaktadır. Son olarak cilt kesileri yara izini hafifletmek için plastik cerrahi teknikleri kullanılarak kapatılmaktadır.
Laparoskopik parsiyel nefrektomi işleminde amaç böbreğin hastalıklı kısmının çıkarılarak mümkün olduğunca sağlıklı dokunun bırakılmasıdır. Laparoskopik parsiyel nefrektomi genellikle küçük böbrek tümörlerinin çıkarılması için uygulanmaktadır. Radikal nefrektomiden farklı olarak, işlem sırasında böbreğin sadece bir kısmı çıkarılır.
Bu prosedüre kanserli olup olmadıklarının tespiti için lenf bezlerinin de çıkarılması için de başvurulabilmektedir. Lenf bezleri görüntüleme testlerinde genişlemiş göründüklerinde veya operasyon sırasında bir anormallik tespit edildiğinde çoğu zaman çıkarılmaları önerilecektir. Bazı vakalarda böbrek kanserinin yayılmasını kontrol etme amacıyla da lenf bezlerinin çıkarılması kararı alınabilir.
Laparoskopik böbrek kanseri ameliyatları da herhangi bir cerrahi işlemi gibi çeşitli riskler taşımaktadır. Bu operasyonla ilgili potansiyel genel komplikasyonlar arasında kanama ve anesteziye bağlı türlü riskler sayılabilir. Bunun yanında hastalara ameliyattan hemen önce geniş spektrumlu antibiyotik verilmesine rağmen, idrar yolu enfeksiyonları veya kesi yapılan bölgede enfeksiyonlar görülebilir. Böyle bir sorun ile oldukça nadir karşılaşılmaktadır.
Laparoskopik böbrek kanseri ameliyatı sonrası ateş, kesi çevresinde kızarıklık, sık idrara çıkma ve ağrı gibi enfeksiyon belirtileri ya da semptomları görüldüğünde mutlaka doktora başvurulmalıdır.
İşlem sırasında nadiren görülse de böbreğin yakınındaki organlar ve dokular yaralanabilir. Bu organlar arasında bağırsaklar, damar ve sinir yapıları, kaslar, dalak, karaciğer, pankreas ve safra kesesi sayılabilir. Laparoskopik böbrek kanseri ameliyatı sırasında nadiren görülen bir komplikasyon durumunda işlemin açık cerrahiye çevrilmesi gerekebilir. Bu durum ciltte daha büyük bir kesiye, daha zor ve uzun bir iyileşme süresine neden olabilir.
Laparoskopik böbrek kanseri ameliyatına böbreği çevreleyen yapıları istila eden çok büyük tümörler görüldüğünde ya da kanserli hücreler karaciğer veya bağırsak gibi farklı organlara yayıldığında başvurulması mümkün olmayabilir. Bu durumlarda geleneksel açık cerrahiye başvurulmaktadır. Bunun yanında şiddetli akciğer ve kalp hastalığı gibi tıbbi durumları olan hastalar genel anestezi altında yapılması nedeniyle laparoskopik bir yaklaşımı tolere edemeyebilirler.