Kalp Krizini Önemseyin: Gençler de Risk Altında
08 Aralık 2020
Kalp krizi çoğu zaman her ne kadar yaşlılık hastalığı olarak düşünülse de genç yaşlarda da görülebilmektedir. İlerleyen yaşlarda köprü damarların oluşması nedeniyle kriz daha hafif atlatılabilse de gençlerde kalbin krize hazırlıksız yakalanması daha ölümcül sonuçlara neden olabilir. Kalp krizinin bu sonuçlarından uzak durmak için kişinin genç yaşta da olsa kalp hastalıklarının semptomlarını önemsemesi, aile öyküsünde kalp hastalıkları bulunuyorsa düzenli kontrollerini ihmal etmemesi, yaşam tarzında yapacağı küçük değişiklikler ile hayat kalitesini artırması oldukça önemlidir.
Gençlerde Kalp Krizi ve Genetik Faktörler
Kalp krizi 35 yaş ve altında geçirildiğinde köprü damarları denilen yan damarların henüz gelişmemiş olmasına bağlı olarak daha tehlikelidir. Köprü damarları ile kalp herhangi bir damar tıkanması görüldüğünde diğer damarlardan kan alarak beslenmeye devam edebilir. Gençlerde bu damarların oluşmamasına bağlı olarak kalp hazırlıksızdır ve kalp aniden durarak ölüme neden olabilir.
Kalp krizine neden olabilecek birçok farklı neden olsa da en riskli ve önüne geçmenin mümkün olmadığı faktör genetiktir. Özellikle kişinin ailesinde kalp kası hastalığı, ritim bozukluğu, kalp kapak rahatsızlığı, koroner damarlarda doğumsal çıkış anormallikleri ya da kan yağları yüksek kişiler bulunuyorsa daha fazla risk altındadır. Özellikle bu risk grupları başta olmak üzere genç yaşta yapılacak düzenli kalp kontrolleri oldukça önemlidir. Bunun yanında kişinin kalp sağlığını bozabilecek faktörlerden uzak bir yaşam sürmesi, kilo almamaya özen göstermesi, beslenme düzenine dikkat etmesi ve düzenli egzersiz yapması da önem taşır.
Kalp krizinin erken yaşlarda ortaya çıkmasına neden olabilecek faktörler arasında sağlıksız ve düzensiz beslenme, aşırı miktarda sigara ve alkol tüketimi ve bağımlılık yapıcı maddelerin de yer aldığı unutulmamalıdır.
Kalp Krizi Geçirenlere Nasıl Bir Tedavi Yöntemi Uygulanır?
Koroner bypass cerrahisi günümüzde en sık uygulanan kalp ameliyatı yöntemlerinden biridir. Koroner bypass cerrahi uygulamalarıyla, koroner arter hastalığı ile tıkanmış ya da daralmış damar, yeni bir damarla desteklenir ve kan damarlarının kalbi beslemesi adına yeni bir yol açılmış olur. Bu ameliyatla birlikte tahribat görmüş ve tam potansiyelinde çalışmayan damar yerine, sağlıklı bir şekilde işlevini sürdüren yeni damar göreve başlar. Sağlıklı bir damarla birlikte de kalp tam potansiyelinde çalışmaya başlar ve hasta sağlığına kavuşur.
Günümüz teknolojik imkanlarının yardımı ve tıbbın gelişmesiyle koroner bypass ameliyatı kapalı olarak da gerçekleştirilmektedir. Bu uygulama ile risk faktörleri azalır ve hem cerrahi operasyon süresi hem de iyileşme süresi hızlanır.
Anjiyo kısaca damarların incelenmesi için kullanılan yöntemdir. Koroner arter hastalığına sahip bireylerin ağrılı durumlar hissetmeleri anjiyo talebini doğurabilir. Hastaların kalple alakalı yakınmaları üzerinden gerçekleştirilen tedaviye rağmen bu yakınmaların devam etmesi, anjiyo ile detaylı analiz ihtiyacı doğurabilir. Kalp krizi vakası ardından sebeplerini araştırmak adına anjiyoya başvurulabilir. Anjiyo ardından acil bir müdahale veya girişim gerçekleşmediyse kişinin aynı gün içinde taburcu olması mümkündür.
Ritim bozukluğunda tedavi uygulamaları, öncelikle bunu doğuran sebeplerin belirlenmesinden geçmektedir. Doğrudan bir tedaviye başlamadan önce bu dış faktörlerin belirlenip onların ortadan kaldırılması önerilmektedir. Bunun için kişinin hayat tarzında değişiklikler yapması gerekir.
Ritim bozukluğu tedavi yöntemleri arasında radyofrekans ablasyonu, kateter ablasyonu, cerrahi uygulamalar, maze prosedürü, kalp pili, ICD olarak sıralanabilir. Ancak tüm bu müdahaleler hastanın sahip olduğu diğer hastalıklar, kişisel özellikleri ve halihazırda uygulanmış tedavilere verdiği yanıta göre doktor yönlendirmesiyle uygulanmaktadır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.